TASARRUFUN İPTALİ DAVASI NEDİR?
Tasarrufun İptali Davası İİK 277. vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
Borçlunun haciz yahut iflasından önce-henüz tasarruf yetkisi mevcut iken- alacaklılarına zarar vermek amacıyla mal varlığından çıkarmış olduğu mal veya hakların yahut bunların yerine geçen değerlerin, zarar gören davacı alacaklı yönüyle iptali ile geçersizliğini sağlamaya yönelik davadır.
DAVANIN TARAFLARI KİMLERDİR?
A-Davacı Taraf; • İİK’nın 277.maddesi uyarınca; elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı, iflas idaresi yahut 245 inci maddede ve 255 inci maddenin 3. fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileridir.
• Alacaklı alacağının bir başkasına temlik ederse –isterse- temlik alan davacı sıfatıyla davayı devam ettirebilecektir.
B-Davalı Taraf ; (İİK’nın 282/1.madde ve fıkrası) ; Borçlu ile onun devir ya da ödeme yaptığı kimseler, lehine kazandırma yapılanların vefatı halinde mirasçıları, ayrıca kötü olmaları kaydıyla üçüncü kişiler (uygulamadaki aleyhine de iptal davası açılabilir.
Tasarrufun İptali Davasının Şartları
a) Tasarrufun iptali davası açılabilmesi için, öncelikle alacaklı ile borçlu arasında gerçek bir borç ilişkisi mevcut olmalıdır. Tasarrufun iptali davası, borçluya ve malı borçludan devralan üçüncü kişiye karşı açılacağından, bu şekilde üçüncü kişinin hukuki güvenliği korunmak istenmiştir. Davacı alacaklı ile davalı borçlu arasında doğan borç ilişkisi gerçek bir hukuki ilişkiye dayanmıyorsa buna bağlı tasarrufun iptali davası açılamaz.
b) Borçlu hakkında kati veya geçici aciz vesikasının olması gerekir; icra takibi konusu edilen alacağın borçlusu hakkında aciz vesikasının alınması gerekir. Ancak, davanın açılması aşamasında aciz vesikasına ihtiyaç yoktur. Aciz vesikası, sonradan ikame edilebilen dava şartlarındandır. Alacaklı, yani tasarrufun iptali davasında davacı kişi davanın her aşamasında, temyiz süreci de dahil olmak üzere, aciz vesikasını mahkemeye sunabilir. Davanın başında geçici aciz vesikasını sunan davacı, daha sonra kesin aciz vesikasını dosyaya ibraz etmek zorundadır. Borçlunun haczi kabil malı olmadığını gösteren haciz tutanağı da aciz vesikası yerine geçer.
c) Borçlu hakkında başlatılmış olan icra takibinin kesinleşmiş olması gerekir; hakkında icra takibi başlatılan kişi icra takibine itiraz ederse veya usulüne uygun kendisine tebligat yapılmamışsa icra takibinin kesinleşmesinden bahsedilemeyeceğinden söz konusu icra takibi üzerinden de borçlu hakkında tasarrufun iptali davası açılması mümkün değildir.
d) İcra iflas Kanunu’nun 277. ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için iptali talep edilen tasarrufun, icra takibi konusu edilen borcun doğum tarihinden sonra yapılması gerekir.
Tasarrufun İptali Davasında Hak Düşürücü Süre
Tasarrufun iptali davası, dava konusu işlemin yapıldığı tarihten itibaren 5 yıllık hak düşürücü süreye tabidir.
Tasarrufun İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Bu davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
*İİK’da bu hususta bir hüküm olmadığından, yetkili mahkeme genel hükümler uyarınca(HMK’nın7.maddesi)borçlunun ya da üçüncü kişi davalının ikametgahı mahkemesinde açılır.
*Alacak bir sözleşmeden doğuyorsa (mesela kredi sözleşmesi), sözleşmede kararlaştırılan yer mahkemesi de-yetki şartının HMK’nın17.maddesine uygun olması, tacir ile tacir veya kamu tüzel kişisi arasında aktedilmesi kaydıyla yetkili olur.
*Yetki itirazında yetkili mahkemenin doğru biçimde gösterilmesi, zorunlu dava arkadaşı olan borçlu ile tasarruf lehtarının ikisinin de yetki itirazını usulünce ileri sürmeleri gerekir. Aksi durumda itiraz geçersiz olacaktır (17.HD’nin 09.05.2012tarihve1609/5943;03.03.2021günve2019/1270-2021/2226)
TASARRUFUN İPTALİ DAVASINDA YARGILAMA USULÜ
•Tasarrufun iptali davaları HMK 316 ve takip eden maddelerinde düzenlenen «basit yargılama» usulüne tabidir. Hakim delilleri serbestçe değerlendirir. Ve bu davalar, tanık vb. her türlü delille ispat edilebilir.
•Davanın usulden reddi halinde davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilir.
.Borcun ödenmesi halinde davanın reddine karar verilir.
•Yargılama sırasında dava konusu şey borçlunun borcundan dolayı (üçüncü kişide iken) cebri icra ile satılırsa, geriye üçüncü kişiye verilecek para kalmadığı taktirde konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir ve HMK’nın331.maddesi uyarınca dava açılırken haklılık/haksız durumuna göre dava giderleri ve vekalet ücretine hükmedilir. Geriye bir para kalması halinde bunun davalı üçüncü kişiden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilir.
•Ancak, tasarruf konusu mal üçüncü kişinin borcu nedeniyle cebri icra ile satılması durumunda, davalı üçünce kişi malın satış tarihinde ki rayiç değeri kadar davacının alacağını geçmemek kaydıyla tazminata hükmedilir.
•Borç ödendiği taktirde dava konusuz kalmakla, esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir.