BELEDİYELERCE DOĞRUDAN TEMİN YÖNTEMİYLE HİZMET ALIMI VE KONUYA İLİŞKİN SAYIŞTAY KARARLARI
Belediyeler, diğer idari kurum ve kuruluşlar gibi yürütmek zorunda olduğu kamu hizmetleri için ihtiyaç duyduğu bir kısım mal, hizmet ve diğer türden edimleri genel olarak imkan ve kabiliyetleri çerçevesinde karşılarken, günümüzde artan ihtiyaçlar ve ihtiyaçların da çeşitliliği karşısında bu ihtiyaçlarının önemli bir kısmı için özel sektöre başvurmak durumundadır. Bu tür ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla özel sektördeki kişiler gibi hareket ederek, yani üstün ve ayrıcalıklı kamusal yetkilerini kullanmaksızın mal ve hizmet teminine çalışır[1]. Bu amaçla gerçek ya da tüzel kişilerle kamu ihale usullerine uygun bir şekilde sözleşmeler yapar ki, bu tür yaptığı sözleşmelere, idari sözleşmeler denilmektedir[2].
Kamu adına idarelerce yapılan kamu alımları konusunda yapılan düzenlemeler, 1857 yılında Osmanlı döneminde yayımlanan Nizamname’nden (Mübayaa[satınalma] Nizannamesi) sonra Cumhuriyet döneminde ilk kez çıkarılan, 22.04.1925 tarihli 661 sayılı “Hükümet Namına Vuku Bulacak Müzayede, Münakasa ve İhalat Kanunu”ndan devletin alım, satım, yapım ve hizmet gibi ihtiyaçlarının karşılanmasında tatbik edilecek sistem ve esaslar 02.06.1934 tarihli “2490 sayılı Arttırma, Eksiltme ve İhale Kanunu” ile belirlenmiştir. Akabinde, 1983 yılında 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu çıkarılmış ve uzun bir süre bu kanun uygulamada kalmıştır. Son olarak Avrupa Birliği ve uluslararası ihale uygulamalarına paralellik göstermediği[3] yönünde eleştiriler dikkate alınarak AB müktesebatıyla uyum çabaları doğrultusunda hazırlanan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu (KİK) ve 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu 1/1/2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Belediyeler de her türlü yapım işleri, hizmet veya mal alım ihaleleri konusunda KİK’de öngörülen ihale usullerini uygulamak zorundadır.
1. 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunundaki İhale Yöntemleri Ve Hizmet Alım İhaleleri
KİK md. 18 ila 23 arasında uygulanacak ihale usulleri düzenlenmiş olup buna göre kamu idarelerince, mal veya hizmet alımları yapım işlerinin ihalelerinde uygulanacak ihale yöntemleri; “açık ihale usulü”, “belli istekliler arasında ihale usulü”, ve “pazarlık usulü”olarak belirlenmiştir. KİK md.18 (d) bendinde sayılan “doğrudan temin usulü” bilahare 4964 sayılı Kanunla ihale yöntemleri arasından çıkarılmıştır.
KİK’te belirtilen ihale yöntemlerinden hangisinin uygulanacağını belirleme konusunda yetki ihale yetkililerinindir. İhale makamları uygulama yönetmeliklerinin ekindeki “onay belgesi”ni, ihale mevzuatındaki temel ilkelere uygun biçimde inceledikten sonra onaylamak suretiyle bu iradelerini ortaya koyarlar[4].
4734 sayılı Kanun’da yukarıda sayılan ihale yöntemleri dışında yine aynı kanunun 22. Maddesindeki “doğrudan temin’’ ve 23. maddesindeki “tasarım yarışmaları’’ da ihale yöntemleri arasında değerlendirilmemektedir. Yine Kanun’un 48 ila 52. maddeleri arasında düzenlenen “danışmanlık hizmeti alımları” da yine bir ihale yöntemi olarak değil de “belli istekliler arasında ihale yönteminin” bir uygulaması olarak kabul edilmektedir[5].
2. Doğrudan Temin Yöntemi İle Hizmet Alımları
KİK md 4’te doğrudan temin “Kanunla belirtilen hâllerde ihtiyaçların, idare tarafından davet edilen isteklilere teknik şartların ve fiyatın görüşülerek doğrudan temin edilebildiği usul olarak tanımlanmıştır. Tıpkı pazarlık yönteminde olduğu gibi kanunda sayılan hallerin gerçekleşmesi durumunda başvurulabilecek istisnai bir alım yöntemidir. Doğrudan temin yoluyla alım yöntemi, 4734 s. Kanun’da 4964 sayılı Kanunla 2003 yılında yapılan değişiklik neticesinde temel kamu ihale yöntemleri arasından çıkarılmıştır. Sadece KİK md.22’de öngörülen koşulların sağlanması durumunda ilan yapılmaksızın, teminat alınmaksızın uygulanabilecek bir tali ihale yöntemi olduğunda asli bir ihale yöntemi olarak görülmez[6]. Bu yöntemde alım koşullarının varlığının tespiti ve uygulanması konularında takdir, yetki ve sorumluluk ihaleci kurumlara aittir[7]. Doğrudan temin yöntemi, bir ihale usulü olmaktan çıkarılmışsa da idare yetkililerinin her halukarda ilgili piyasalarda araştırmalar yaparak “en uygun bedelle” alımlarını gerçekleştirmeleri gerekmektedir.
KİK’in 22. maddesine göre doğrudan temin yönteminin uygulanması için aranan koşullar şunlardır:
“a) İhtiyacın sadece gerçek veya tüzel tek kişi tarafından karşılanabileceğinin tespit edilmesi
- b) Sadece gerçek veya tüzel tek kişinin ihtiyaç ile ilgili özel bir hakka sahip olması.
- c) Mevcut mal, ekipman, teknoloji veya hizmetlerle uyumun ve standardizasyonun sağlanması için zorunlu olan mal ve hizmetlerin, asıl sözleşmeye dayalı olarak düzenlenecek ve toplam süreleri üç yılı geçmeyecek sözleşmelerle ilk alım yapılan gerçek veya tüzel kişiden alınması.
- d) Büyükşehir belediyesi sınırları dahilinde bulunan idarelerin onbeş milyar (2022 itibariyle395-TL) , diğer idarelerin beşmilyar (2022 itibariyle 40.443-TL) Türk Lirasını aşmayan ihtiyaçları ile temsil ağırlama faaliyetleri kapsamında yapılacak konaklama, seyahat ve iaşeye ilişkin alımlar[8].
- g) Milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülen uyuşmazlıklarla ilgili davalarda, Kanun kapsamındaki idareleri temsil ve savunmak üzere Türk veya yabancı uyruklu avukatlardan ya da avukatlık ortaklıklarından yapılacak hizmet alımları,
- h) 4353 sayılı Kanun’un 22 ve 36. maddeleri uyarınca Türk veya yabancı uyruklu avukatlardan hizmet alımları ile fikri ve sınaî mülkiyet haklarının ulusal ve uluslararası kuruluşlar nezdinde tescilini sağlamak için gerçekleştirilen hizmet alımları,
ı) Türkiye İş Kurumu’nun, 4904 sayılı Kanun’un 3. maddesinin (b) ve (c) bentlerinde sayılan görevlerine ilişkin hizmet alımları ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 48. maddesinin yedinci fıkrasında sayılan görevlerine ilişkin hizmet alımları,”[9]
Doğrudan temin yöntemi, ihale usullerine göre bürokratik işlem aşamaları daha az, daha basit ve kısa sürede sonuçlanan bir yöntem olması dolayısıyla idareler tarafından sıklıkla uygulanmaktadır. 4734 sayılı Kanun’un 22’nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan parasal limit dâhilinde yapılan alımlar ile temsil ağırlama faaliyetleri kapsamında yapılacak konaklama, seyahat ve iaşeye ilişkin alımlar ise idarelerin en çok kullandığı doğrudan temin yöntemleridir.
Doğrudan temine konu olabilecek ihtiyaçlar yukarıda belirtilen durumlarla sınırlı olup, sayılan durumların kıyas yoluyla genişletilmesi mümkün değildir[10]. 4734 sayılı Kanun’un 22’nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi idarelerin günlük, basit ihtiyaçlarının hızlı bir şekilde karşılanmasına olanak tanımaktadır. Bu bent dışındaki bentlerde alım yapılabilmesi alım tutarı yerine alımın özelliğine bağlanmış ve alım için bir üst limit belirlenmemiştir. Dolayısıyla, doğrudan temin yöntemi ile yüksek tutarda alım yapılabilmektedir[11]. Dolayısıyla konusunun ne ol