NİŞANLILIK
Nişanlanma kadın ve erkeğin karşılıklı evlenme vaadinde bulundukları bir hukuki işlemdir. Nişanlılığa her toplumda rastlanmaktadır. Bazı toplumlarda nişanlılık ve buna bağlı sonuçlar hukuken düzenlenmiş olup bazı toplumlarda ise düzenlenmemiştir. Türk Medeni Kanunu, nişanlılığı bir hukuki kurum olarak kabul etmiş ve buna ilişkin düzenlemeler getirmiştir.
NİŞANLANMA NEDİR?
Nişanlanma, kadın ile erkeğin karşılıklı evlenme vaadiyle kurulan kendine özgü bir aile hukuku sözleşmesi olup 4721 sayılı Türk Medeni Kanunumuzun 118 ve 123. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
NİŞANLANMA SÖZLEŞMESİNİN KURULMASI
Nişanlanmanın kurulması için, tarafların iradelerinin karşılıklı ve birbirine uygun olması yeterlidir. Nişanlanma rızaya dayalı bir sözleşmedir ve geçerliliği herhangi bir şekle tabi değildir
NİŞANLANMANIN KURUCU UNSURLARI
- Karşılıklı Evlenme Vaadi: Nişanlılığın oluşabilmesi için karşılıklı evlenme vaadinin bulunması gerekir. Yalnızca bir tarafın evlenme vaadinde bulunması nişanlılığı oluşturmayacaktır. Evlenme vaadi açık veya zımni şekilde ifade edilmiş olabilir
- Vaad Edenlerin Farklı Cinsten Olması: Nişanlılar ilerde evleneceklerini vaad ettikleri için farklı cinsten olmaları gerekir. Taraflardan birinin sonradan cinsiyet değiştirmesi halinde nişanlılık kendiliğinden sona erer.
- Tarafların nişanlanma ehliyetine sahip olması,
4.İradeyi sakatlayan genel nedenlerin bulunmaması,
- Evlenme vaadinin ahlaka ve adaba aykırı olmaması, kesin evlenme engeli bulunmaması ve evlenmenin imkânsız olmaması gerekir
NİŞANLANMA ile NİŞANLILAR HANGİ HAKLARI KAZANIR?
1.Nişanlılar Medeni Kanun kapsamında yakın sayılırlar. TMK 151 ve 510 maddesinde belirtilen yakınları kavramının içine nişanlılarda girer. Örneğin mirasçılardan biri miras bırakanın nişanlısına karşı ağır bir suç işlemişse miras bırakan bu kişiyi mirasçılıktan çıkarabilecektir.
2.Nişanlılık taraflara destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat isteme hakkı verir. Nişanlılardan birinin ölümü halinde diğer nişanlı şartları varsa ölüme sebep olan kişiden destekten yoksun kalma tazminatı veya manevi tazminat isteyebilecektir.
- Mal rejimi sözleşmesi yapma hakkı
- Hakim veya hakem sıfatıyla davaya bakmaktan kaçınma hakkı:HMK 34. Maddesi gereğince nişanlılardan biri, diğeri ile ilgili davada hakimlikten veya hakemlikten kaçınabilir.
- Tanıklık yapmaktan kaçınma hakkı: HMK 248 ve CMK 47 maddeleri gereğince nişanlılardan biri, diğerinin davalı ya da davacı olduğu bir davada ya da, nişanlının sanık olduğu bir davada tanıklık yapmaktan kaçınabilir.
NİŞANLILIK HANGİ HALLERDE SONA ERER?
Nişanlılık ilişkisi, aşağıdaki hallerde sona erer.
- Evlenme:
Evlilik gerçekleşince nişanlılık sona erer.
- Ölüm veya Gaiplik:
Taraflardan birinin ölmesi veya hakkında gaiplik kararı verilmesi durumunda nişanlılık ilişkisi kendiliğinden son bulur.
- İmkansızlık:
Nişanlılardan birinin cinsiyet değiştirmesi, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi, nişanlılar arasında kesin evlenme engellerinden birinin varlığının ortaya çıkması gibi nişanlılıktan sonra evlenmeyi imkansız kılan durumlar oluşursa nişanlılık ilişkisi kendiliğinden sona erer.
- İki Tarafın Anlaşması:
Taraflar karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarıyla anlaşarak nişanlılık ilişkisini bitirebilirler, karşılıklı anlaşma herhangi bir şekil şartına tabi değildir. Nişanlılığın karşılıklı anlaşarak bitirilmesi durumunda taraflar birbirinden maddi ve manevi tazminat isteyemedikleri gibi, nişanlıları anne babaları ya da bunlar gibi hareket edenlerde tazminat isteyemezler. Ancak, TMK 122. Maddesi gereğince verilen hediyeler geri istenebilir.
- Tek Taraflı Olarak Sona Erdirilmesi (Nişanı Bozma)
Nişanın taraflardan biri tarafından tek taraflı sona erdirilmesine nişanlanmadan dönme veya nişanı bozma denir.
Nişan bozma; .
Nişanı haklı bir sebeple bozma
Nişanı haklı bir sebep olmaksızın bozma olmak üzere iki şekilde gerçekleşir.
Nişan bozmada haklı sebep nedir?
Nişanlılığın devamını ve evlenmeyi, dürüstlük kuralı çerçevesinde bir taraftan beklenemez hale getiren sebepler haklı sebeplerdir. Bu sebepler tarafların durum ve koşullarına göre değişebilir. Ancak örnek vermek gerekirse nişanlının suç işlemesi, sık sık alkol alması, iyileşmesi mümkün olmayan bir hastalığa yakalanma, aldatma gibi sebepleri sayabiliriz.
Haksız nişan bozma
Nişanlılardan birinin, haklı bir sebep olmaksızın ya da kendinden kaynaklanan bir sebeple nişanlılığa son vermesi, nişanın haksız bozulmasıdır.
Nişanın Sona Ermesinin Sonuçları
Nişanın evlilik dışında diğer sebeplerle sona ermesi halinde hediyelerin geri verilmesi gerekir. Verilen hediyeler, nişan haklı veya haksız sebeple bozulsa bile karşı taraftan talep edilebilir
Nişanı bozma, haklı bir sebebe dayanıyorsa nişanı bozan taraf karşı tarafa maddi ve manevi tazminat ödemek zorunda kalmaz. Ancak nişanın bozulması haklı bir sebebe dayanmıyorsa nişanı bozan taraftan maddi ve manevi tazminat talep edilebilir
- Maddi Tazminat
TMK 120.maddesinde “Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddi fedakârlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır. Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası veya onlar gibi davranan kimseler de, aynı koşullar altında yaptıkları harcamalar için uygun bir tazminat isteyebilirler.” Şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere nişanı haksız yere bozan ya da kusuru ile nişanın bozulmasına yol açan taraf tazminat ödemekle yükümlüdür.
Tazmin edilecek zarar ve masraflar nelerdir?
Bu masraflar ve zararlar nişanlanmanın geçerli olduğuna güvenilerek yapılan masraflardır. Buraya evlenme amacıyla yapılan masraflar girer. Örneğin, nişan töreni için kiralanan yerin bedeli, mobilya alınması, ev kiralanması, balayı satın alınması vs.
Ayrıca yapılan bu masrafların dürüstlük kuralına uygun olarak yapılmış olması gerekir. Bir masrafın aşırı olup olmadığı, mahalli adetler, tarafların ekonomik ve sosyal durumuna göre tespit edilecektir.
Anne baba veya onlar gibi hareket edenler de diğer nişanlıdan tazminat isteme hakkına sahiptir. Ancak bu masraflar nişanlılar için yapılan masraflardır. Örneğin mobilyaları kızın babası almışsa baba bu masrafı nişanı haksız olarak bozan nişanlıdan isteyebilecektir. Fakat bu kişiler nişan nedeniyle kendileri için yaptıkları masrafları isteyemezler. Örneğin kendileri için alınan kıyafetler, yol masrafları gibi.
TMK m. 123’e göre, nişanlılığın sona ermesinden doğan maddi tazminat davası, nişanın sona ermesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
- Manevi Tazminat
Medeni Kanunumuzun 121. maddesine göre “Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” Yargıtay küçük bir yerde, sırf nişanın bozulmuş olmasının, kız için tek başına manevi tazminat istemeyi gerektirebileceğine karar vermiştir. Ancak daha sonra verilen bir çok kararda, nişanın bozulmasının doğal olarak taraflarda bir üzüntü yaratacağını ancak sırf bu üzüntünün manevi tazminata hükmetmek için yeterli olmadığını, nişanın bozulmasından dolayı kişilik haklarının fahiş bir zarar uğraması gerektiğini vurgulamıştır.
. 3. Hukuk Dairesi 2019/2076 E. , 2019/9756 K. Syılı kararında ‘’4721 sayılı TMK 121. maddesi; ‘Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.’ şeklinde düzenlenmiştir. Nişanın bozulmasından dolayı davacı lehine manevi tazminata hükmedilebilmesi için, nişanın haksız olarak bozulmasının yanında, davacının kişilik haklarının da ihlal edilmiş olması gerekir.
Nişanın bozulması, doğal olarak taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratır ve menfaat ihlaline neden olur. Ancak sırf, nişanın bozulmasından dolayı duyulan üzüntü ve hayal kırıklığına uğranılmış olması manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli değildir. Doğal olan üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Zira, manevi tazminata karar verilebilmesi için istemde bulunan nişanlının kişisel haklarının fahiş olarak zarara uğramış olması gerekir. Bu fahiş zararın somut olay ve nedenlere dayanılarak ispat edilmesi gerekir.
Somut olayda; davacı, nişanın davalının kusurlu hareketleri sonucu bozulduğunu iddia etmiş ise de, davalının kusurunu ve nişanın bozulmasından dolayı kişilik haklarının fahiş olarak zarara uğradığını usulünce ispat edememiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yanılgılı değerlendirme sonucu manevi tazminat isteminin kısmen de olsa kabülüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir,’’ şeklinde karar vermiştir.
Manevi tazminat isteme talebi bir yıllık zamanaşımına tâbidir (TMK m. 123). Bu süre nişanlanmanın sora ermesinden itibaren başlar.
- Hediyelerin Geri Verilmesi
Türk Medeni Kanununun 122.md. ye göre “Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir.”
Ayrıca hediyelerden sadece alışılmışın dışında kalanların istenmesi söz konusudur. Bu düzenlemeye göre, nişanlanmanın sona ermesiyle alışılmış hediyelerin istenmesi söz konusu değildir. Alışılmış (mutad) hediyelerden kasıt; giymekle, kullanmakla eskiyen ve tüketilen eşyalardır. Kural olarak giymekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen (elbise, ayakkabı vs. gibi) eşyaların iadesine karar verilemez. ( 3. Hukuk Dairesi 2018/